Forum
=> Daha kayıt olmadın mı?

!FORUMUMUZA HOŞGELDİNİZ!

Forum - İçimizdeki Dev:İnsanlık Ahlakı

Burdasın:
Forum => Mustafa Oğuzhan Çelik'in Köşesi => İçimizdeki Dev:İnsanlık Ahlakı

<-Geri

 1 

Devam->


ADMIN
(şimdiye kadar 10 posta)
19.04.2010 18:32 (UTC)[alıntı yap]
İçimizdeki dev: “İnsanlık Ahlakı”


Dünya üzerinde kâinatın yaratıldığı ilk günden beri en büyük sorun, ahlak yozlaşmasıdır. Ahlaksızlık demiyorum. Çünkü her insanın yaratılış fıtratında ahlak vardır. Kur’an da Araf suresi 172. ayette anlatılanlar her insanda ortak bir insanlık vicdanı/ahlakı olduğunun ispatıdır. Araf suresinin 172. ayeti şöyle:
“Ve Rabbin, âdemoğlunun sulbünden onların nesillerini çıkardığı zaman, onları kendileri hakkında tanık kıldı: “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” Onlar da “Kesinlikle” dediler, buna biz şahidiz!” (Bunu hatırlattık) ki, Kıyamet günü bizim bu gerçekten haberimiz yoktu demeyesiniz.” Kanaatimce bu ayet çerçevesinde tüm insanlığa son derece mühim bir mesaj veriliyor. Bütün insanların özünde Allah bilincinin ve bu bilinç doğrultusunda oluşacak ahlak ve vicdanın var olduğu vurgulanıyor, tüm insanlığın içinde bu cevheri taşıdığı hatırlatılıyor.
Günümüzde en büyük problemler bu cevherin ön plana çıkartılamamasından kaynaklanmaktadır. Çağımızdaki zalim düzenler de insanın içindeki bu devi karanlık zindanlarına hapsediyorlar ki bir gün bu cevher ortaya çıkıp tüm insanlığın yolunu aydınlatarak kendi egemenliklerini de yerle yeksan etmesin.
Hiç insan yüzü görmeden, bütün yaşamını tek başına geçiren bir insan bile, günümüz dünyasında bu zalim düzenlerin başını çeken emperyalizm ve kapitalizmin dayattığı, ahlaksızlık ahlakından daha sağlam karakterli ve daha ahlaklıdır. Modernlik adı altında dayatılan değersizlik düzeni, her insanın yaratılışında olan ahlaki değerleri de tahrip etmiştir. Bu ahlaki bozukluk, kıyafetimize, konuşmamıza, günlük yaşantımıza da sirayet etmiştir. Ahlak yozlaşmasının başlattığı zincir git gide etrafımızı sarmakta, bizi esir almakta ve insanlığı felakete sürüklemektedir.
Emperyalizmin belki de en iğrenç yanı bilim ve teknolojiyi kullanmasıdır. İnsanın fikri muhayyilesinde her zaman diri tutulması gereken ilerleme duygusu ancak bu kadar alçakça kullanılabilirdi. Günümüz dünyasında artık her eve giren televizyon ve bilgisayar bile doğru kullanılmazsa öyle bir tehlike ki, insanın yorum gücünü, düşünebilme yetisini kaybettiriyor. Televizyon ve bilgisayar yoluyla emperyalist güçlerin tüm dünya insanından çaldığı zamanı, insanlık tarihinde hiçbir alet, hiçbir düşünce, hiçbir insan çalamamıştır. Tabii ki televizyon ve bilgisayar örnekleri teknoloji ve bilimin emperyalist amaçlarla kullanılmasının en masum örnekleridir. Dakikalar içinde soykırıma neden olabilecek atom bombalarının yanında bunlar ne kadar masum kalır. Ama emperyalizmin araçlarından en masumlarının bile nelere yol açtığına dikkatinizi çekiyorum.
Burada önce hepimiz durup düşünmeliyiz. Bu zalim kuvvetlerin zulümlerine ses çıkarmamanın “pasif zalimlik” olduğunu, pasif zalimliğin de bir tür zalimlik olduğunu kesinlikle aklımızdan çıkarmamalıyız. Sonra da fıtratımızda olan ama gizlenmiş durumda olan insani ahlak değerlerine dönüp “ne yapmalı?” diye sormalıyız. İçimizdeki cevher yani ahlak, er ya da geç ortaya çıkıp, tüm engellere rağmen bu sorunun doğru cevabını verecektir.
Yeryüzünde tüm kötülükler ahlaki bozukluklardan, tüm iyilikler de sağlam ve sarsılmaz ahlaktan türemiştir. Bu doğrultuda düşünülürse insanlık ahlakını tahrip etmenin ne gibi sonuçlar doğuracağı gayet aşikâr surette anlaşılır.
Dünyaya gönderilen tüm peygamberler de risalet görevini ahlak düzleminde yerine getirmişler, insanlığa da en büyük miras olarak güzel ahlaka dayalı her şeyi bırakmışlardır. Tüm peygamberlerin elçiliğini yaptığı Allah’ın dini kâinat üzerinde kurulması gereken her düzeni ahlak temeline oturtmaktadır. Çağımızın süper güçleri ise zalim düzenlerini ahlaki bozuklukların sevimli gösterilmesi temeline oturtmuşlardır.
Bu zalim düzenle mücadele yolu da onlardan daha fazla zalim olmaktan değil, Kur’an’ın istediği, ahlaka dayalı dünya düzenini kurmaktan geçer. Şu anki Batı gibi emperyalist emellerle kalkınmak, kalkındığını sanmaktır. Bu tip bir ilerleme haritadan, ekonomik alandan, siyasi açıdan bakınca bir ilerleme gibi görünse de hiçbir konunun uzmanı olmadan, sadece bir insan olarak bakınca bu tip bir ilerlemenin aslında ne kadar büyük bir çöküş olduğu görülecektir. Ezilenleri daha da fazla ezerek dünya üzerinde hâkim olmak görünürde sadece ezene fayda sağlar ancak ezilenlerin nefretini üzerine çeken bu insanlar asıl kaybedenlerdir. Biz de eğer asıl kaybedenlerden olmak istemiyorsak ahlak değerleri üzerinde yükselerek ilerlemeliyiz, mazlumun sırtına basarak değil. Bizim yapmamız gereken mazlumlarla kol kola, omuz omuza zulmün duvarlarını yıkmak, zalimin yerine geçtikten sonra da zalim olmamaktır. Böyle bir düzen kurulunca adalet, hürriyet, demokrasi gibi, çağımızda herkes tarafından ağızlara sakız edilen, emperyalist güçler tarafından bile vurgulanan ama sadece kuru sözde kalan tüm bu kavramlar mütemadiyen ilkeleşecek ve yalnız kavram olmaktan çıkacaktır.
Şunu da unutmamalıdır ki ahlak kişisel bazda egemen olmadıkça dünya üzerinde de ona dayalı bir düzen oluşmaz. Bu düzeni kurmak için ne batıcı olmak zorundayız ne de batılı, sadece ahlaklı olmak zorundayız, içimizdeki devi, yani insanlık ahlakını uyandırmak zorundayız.
Mustafa İslamoğlu ne güzel söylemiştir:

“Batının kalkındığı şartlarda kalkınmak, yüz kızartıcı bir insanlık suçudur!”




Mustafa Oğuzhan ÇELİK
Hasso
(şimdiye kadar 3 posta)
19.04.2010 18:52 (UTC)[alıntı yap]
Bu yazında gerçekten Çok Güzel Olmuş Ellerine ve Emeğine Sağlık KArdeşim...Seni Can-ı Gönülden Tebrik Ediyorum...



Bütün konular: 8
Bütün postalar: 15
Bütün kullanıcılar: 4
Şu anda Online olan (kayıtlı) kullanıcılar: Hiçkimse crying smiley
SAAT
 
Haber Hattı
 
 
 

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol